20 Eylül 2011 Salı

HOŞBULDUK İSTANBUL!

New York JFK'den 9 saatlik uçuş sonrası eve geldik. Son maceramızda havaalanında Obama'nın uçağıyla karşılaşmak oldu:) Apronda tam uçuş sırasına girmiştik ki, pilot anons yaptı: "Barack Obama şu an Air Force One ile JFK'ye iniş yaptığı için motor kapatıyoruz. Kendisi alandan ayrılana kadar alandaki tüm uçuş trafiği durdurulmuştur. Mobil aletlerinizi kullanabilirsiniz!" OMG!!! Hemen herkes cep telefonlarına sarılıp durumu eşe dosta dosta bildirmeye başladı. Off şimdi kimbilir ne zaman hareket edeceğiz diye düşünürken bir anons daha "sol tarafta oturanlar pencerelerinden bakarlarsa başkanın uçağını görebilecekler!" Ben sağda oturuyordum. Tam 15 dakika sonra motorlar çalıştı ve kalkış iznimiz verildi. Bu kadar çabucak olmasına hayret ettim. Obama kimseye eziyet etmeden hemencecik alandan çıkıp gitti. Son günlerde hiç vaktim olmadığı için bloga yazıp çıkıyorum, hiç gazetelere bakmadım meğer BM zirvesi için Tayyip Erdoğan'da New York'a geliyormuş. Obama'nın da NYC'ye gelme sebebi buymuş.
Havaalanı demişken JFK Delta Terminali Terminal 3, Bodrum Imsık Havaalanı kadar. Şimdiye kadar gezip gördüklerim arasında bir sıralama yaparsam gördüğüm en donanımlı, büyük ve modern havaalanları sırasıyla; Amsterdam - Schiphol, Paris - Charles De Gaulle, İstanbul - Atatürk Havalimanı. Bu sefer yol o kadar sarsmadı. Aydınlık ve ferah Atatürk Havalimanı'na inmekse çok iyi geldi.

Potomac Nehri




Washington DC, Hop On Hop Off:))


Washington DC ilk başta küçük bir şehir gibi gelmişti, gezdikçe gördüm ki gezecek görecek çok şey var. Gezip görebildiklerim kırmızı hatta U.S.Capitol(önündeki park muhteşemdi, oynayan çocuklar, yoga yapanlar, meclisi protesto edenler), Indian American Museum, L'Enfant Plaza, 2.Dünya Savaşı şehitleri anıtı, Kore şehitleri anıtı, Lincoln Memorial, Martin Luther King Memorial, Beyaz Saray(ön bahçeden ki bu kadar yaklaştırmalarına bile hayret ettim), bakanlıklar, tiyatrolar ve ChinaTown(buradaki Chinatown kafeler ve mağazalardan oluşan şık bir bölge), Potomac Nehri'nde tekneyle gezi, sarı hatta ise Dupont Circle, GeorgeTown Harbor ve Canal. Bir tek mavi hatta vakit yetmedi Pentagon'u göremedim. Her yerde illa göremediğim bir yer kaldı ki onlarda bir daha gelme bahanem olsun:) Dupont Circle ve GeorgeTown çok şık semtler. Bahçeli iki katlı çok zevkli evler, güzel restaurant, cafe ve mağazalar vardı. Burada da kalınabilirmiş. Nasıl olsa turla gezildiği için Washington'da çok merkezi yerde kalmaya gerek yokmuş. Tam tersine akşamları sokakta yiyip içip gezmek için bu tarafta kalınabilirmiş.
Ayrıca başkent olarak tüm bürokratik yapılara rağmen Ankara gibi sıkıcı ve kasvetli değil. Belki içinden nehir geçen şehir olduğundan bilinmez, kafeler ve şık evleriyle gayet neşeli bir şehir.
Capitol'ün üzerindeki özgürlük heykelinden yüksek şehirde hiçbirşey yok çünkü felsefe özgürlüğün ötesinde hiçbirşey olamaz!
Gördüğüm kadarıyla ananı da al git diyen olmadı! Beğen beğenme protesto serbest!
Dünyanın en geniş müze ve araştırma kuruluşu Smithsonian Müzeleri: African Art Castle, American Indian Museum
,
Lincoln Memorial
Martin Luther King Memorial
Beyaz Saray. Keskin nişancılara dikkat!
FBI müdürü meğer her öğlen Mayflower Otelde yemek yermiş:)
Teneke arabalarla çarşıya pazara gitmek Amerika'da çok popüler. Ginger ile şehir turu vardı:
Georgetown ve Dupont. Son depremde hasar gören Reagan'ın ve 9/11'de ölenlerin cenazesinin yapıldığı dünyanın 6. Amerika'nın 2.büyük katedrali National Cathedral:

19 Eylül 2011 Pazartesi

Washington DC'de bomba ihbarı!


Union Station'dan düz inince 5 dakika sonra otele geliniyor. Saat akşam 10'da günü güzel geçirdik artık yarın için dinlenme zamanıdır diye otele dönüyorduk ki bizim otele dönen cadde ortasından itibaren sarı kordona alınmış, etraf polis ve iftaiye arabalarıyle çevrili, herkes kordonun ardında bekleşiyor. Ne olduğunu öğrendik, şüpheli bir paket ihbar edilmiş! Polise dedim ki otele birkaç blok ileriden giriş yapabilir miyiz? Cevap; hayır tüm girişler kapalı! Abartmışlardır, kesin yalan ihbardır dedim. İşin eğlencesindeyim. Bütün turistler otellere girebilmek için konuşa konuşa bekleşiyoruz. CTU'dan Jack Bauer ne zaman gelecek bir o eksik diye eğleniyorum, pat federaller gelmez mi?! Washington başkent olmakla beraber FBI merkezi. Aynı zamanda da casusluk merkeziymiş. Bu ikincisini bilmiyordum işte. Spy Museum var. Gidemedim, yetiştiremedim, içimde kaldı o ayrı. Oldum olası, casusluk, dedektiflik, polisiye dizilerine meraklıyımdır. Hiçbirini kaçırmam, gözümü kırpmadan izlerim. FBI merkez binasını görüncede heyecanlandım, kendi kendime ne yapsamda bir federal ajan ile karşılaşsam acaba dedim. Bir şey yapmama gerek kalmadı ayağıma geldi! Gelmeleriyle birlikte güvenlik kordonu genişledi, yüksek alarm seviyesine geçtiler. Ayakta bekleşmekten yorulup tüm mekanlar kapandığı ve civarda başka oturacak yer olmadığı için tüm turistler Union Station'a gittik. İşte bundan sonrası perişanlıktı. Gecenin yarısından sonra gözümüzden uyku akarak ne olacağı belirsiz bekleyiş başladı. Tam 3 saat istasyonda tahta bankların üzerinde geceledik. İstasyon 12'de kapıyı kitlermiş meğer. Güvenlikler gelip, sizi sokağa dökmek istemiyoruz, olağanüstü halden dolayı istasyonu sizin için açık tutacağız, burada oturun ama lütfen yatmayın! dediler. Nihayet yol açıldı haberi geldide otellere girebildik. Meğer olay mahali tam bizim otelin önüymüş! Şimdi şöyle; caddenin başı Capitol, önünden cadde iniyor, karşılıklı olarak Hyatt ve The Liaison Otelleri var. Biz The Liaison'da kalıyoruz. Caddeye bir girdik ki iki otelin önüne dev projektörler kurulmuş, her taraf ekip otosu. Bu arada saçma olan şu ki otellerdekileri tahliye etmeyip onlara da odalarınızdan çıkmayın denmiş. Bomba zararsızsa bizi de odalarımıza alsalardı yok bu kadar yüksek seviye alarma geçildiyse onlara neden odalarınızdan çıkmayın dendi, hiç anlam veremedim. Son durum nedir dedim? İhbar asılsız çıkmış! Bugünde buralalılarla konuştuk, akşam sokakta sohbet ettiklerimizde aynı fikirdeydi, burada böyle çok sık asılsız ihbarlar olurmuş. Metro, yollar saatlerce kapalı kalırmış. Alışıldık bir durummuş yani. Böylelikle geçmiş oldu.

New York'tan ayrılırken

New York'ta otel seçmekte çok zorlanmıştım. Çünkü en pahalı şehir. Internetten erken rezervasyonla ince eleye sık dokuya sonunda başardım. Bütün otellleri booking'ten seçtim bir tek New York'taki en iyi fırsatı booked.net'ten yakaladım. Şimdi görüyorum ki çok iyi bir seçimmiş. Hilton Garden Inn 35th Street. Amerika'da içilen su dahil hiçbir şeyin fiyatına vergi dahil değil. Herşeye sonradan ekleniyor. Otellerde ayrıca şehir vergisi...vs. gibi artılar var. Bir de kahvaltı değil. Bu fırsat tam fırsattı. Hem merkezi, hem otel çok güzel, hem de kahvaltı dahildi. Kahvaltısı da çok başarılıydı. Bir tek vergi eklendi.
Washington DC'ye Greyhound otobüs firmasıyla geldik. Otobüsle 4 saat civarı., Yol nasıl geçti anlamadım. Otoban yolu ama iki tarafıda ağaçlık.
Okuduğum Clive Cussler romanlarında roman tarihi bir girizgahla başladıktan sonra genelde tüm romanlarının baş kahramanı NUMA'dan Dirk Pitt Potomac Nehri'nde ya balık tutar ya da kongre üyesi sevgilisi Lauren ile birlikte nehirde teknesiyle gezer. Washington denilince en çok görmek istediğim Potomac Nehri'ydi. Hatta sırf bu yüzden bir ara nehir manzaralı otel bile seçmeyi düşündüm:) Clive Cussler o kadar gerçekçi ve detaylı anlatmış ki nehri görünce hayalimdekiyle birebir örtüştü:)
Otelimiz Capitol'un burnunun dibinde. Hemen arkası Union Station. Gelir gelmez ilk Union Station'a gittik. Asırlık tarihi kocaman bir gar. New York'a dönerken trene buradan bineceğiz. İçinde alışveriş merkezi ve restaurantlar var. Burayı bile gezmek epey vakit alıyor. Yine Open Top Tours'dan Hop On Hop Off bileti aldık. 2 gün 35$.Daha önceki şehirlerde bindiğiniz bileti atmazsanız %10 indirim var. Kesinlikle tavsiye ederim. Washington'da birbirine yakın ama ine bine gezilecek bir sürü tarihi nokta, anıt, mozele ve müze var. Ayrıca 3 hat ile aktararak tüm Washington'u gösteriyorlar. Bugünlük otobüsten inmeden bir tur yaptık. Alacakaranlıkta da manzara çok güzel oldu.
Burada da Rusya gibi gelin-damat tarihi mekanlarda fotoğraf çektirtiyor:)
Günün yorgunluğunu atmaya Samuel Adams Brooklyn Lager:
En azından şimdilik ben öyle sanıyorum!