Santa Barbara küçük bir yer, daha çok şirin bir sahil kasabası. Otelimiz Marina’ya çok yakındı. Koyun bir ucu Marina’dan başlayıp diğer ucu hayvanat bahçesine kadar uzanıyor. Marina’dan kısa bir sahil yürüyüşünden sonra denizin üzerinde buranın Pier’i var. Yemeği burada yedik. Çok lezizdi. Kalamar, jumbo karides, yengeç…. Hiç sevmemJ Hop on Hop off bus’a binmek iyi fikir oldu. Otobüs değil aslında yanları açık süslü vagon gibi. Tüm görülecek yerleri 1,5 saatte görmüş olduk. Fiyatı 20$. Gelmeden önce en çok Butterfly Beach’in namını duymuştum. En güzel günbatımı buradaymış. Gittiğimiz saat güneş saatiydi yalnız en güzel beach olduğu doğru. Koya girerken rüya gibi denizi, kumu ve palmiyeleriyle kendini fark ettiriyor.
İlk film endüstrisi aslında Santa Barbara’da başlamış. Charlie Chaplin burada epeyce kalmış, film çekmiş, yer almış. Sonra endüstri Hollywood’a kaymış.
Santa Barbara’nın karşısı Channel Island’s. Havanın sis durumuna göre adalar gözükebiliyor. Şehirde değil ama karşı kıyılarda sis olduğu için biz pek göremedik.
Şehirde genel hava Kolonyal, sokaklara da buralarda zamanında hüküm sürmüş Kızılderili reislerin adı verilmiş. Bir de ölen Kızılderili liderler anısına yapılmış gökkuşağı heykeli var. Downtown’da aynı etkide, şirin tek katlı yan yana binalardan oluşan sempatik yürüyüş caddesi şeklinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder